1. Giriş

13 Haziran 2025 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan ve 2872 sayılı Çevre Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu, 4342 sayılı Mera Kanunu ve diğer kanunlarda önemli değişiklikler getirecek “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” (“Teklif”), 20 Haziran 2025 tarihinde Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu tarafından kabul edilmiş ve Teklif, genel kurulun gündemine girmiş bulunmaktadır.

Teklif ile, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrik üretim oranını artırmak amacıyla yenilenebilir enerji projelerinin daha hızlı yürütülmesi; yenilenebilir enerji hedeflerine gecikmeksizin ulaşılabilmesi amacıyla izin ve onay süreçlerinin sadeleştirilmesi; madencilik faaliyetlerinin daha etkin ve verimli ve hızlı şekilde yapılması gibi hususlar amaçlanmaktadır.

İşbu bilgi notunda Teklif ile getirilmesi amaçlanan başlıca düzenlemeleri mercek altına aldık.

  1. “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararının alınmasına gerek olmadan ilgili projelere ilişkin faaliyetlere başlanabilecek; “ÇED olumlu kararı” alınmadan ise projelere ilişkin izin, onay, teşvik ve ruhsat süreçlerine başlanabilecektir:

2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 10/2 maddesi“Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez.” hükmünü içermektedir.

Teklif ile madde metninden “veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça” ibaresinin metinden çıkarılması ve “Ancak, bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez.” cümlesinin eklenmesi öngörülmektedir.

ÇED Yönetmeliği’nin Ek-2 Listesinde yer alan faaliyetler ile ilgili olarak yapılan değerlendirmeler sonucunda “ÇED Gereklidir” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilmektedir. Teklif’te madde gerekçesinde, Valilik tarafından yapılan inceleme sonucunda faaliyetin gerçekleştirilmesinde çevresel açıdan sakınca olmadığını ifade eden “ÇED Gerekli Değildir Kararı”’nın, ismi dolayısıyla kamuoyu, sivil toplum kuruluşları ve mahkemeler tarafından yanlış anlaşıldığı ancak “ÇED Gerekli Değildir” kararı verilirken, “ÇED Olumlu” kararında olduğu gibi bir süreç yürütülmekte olduğu ve yanlış anlaşılmaları engellemek amacıyla bu ibarenin madde metninden çıkarıldığı gerekçesi yer almaktadır.

Ayrıca değişiklik ile beraber ÇED Olumlu Kararı alınmadıkça projelerle ilgili onay, izin, teşvik ruhsat verilemeyecek ise de; söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına da engel teşkil etmeyecektir. Gerekçede ÇED kararı nihayete ermeden, arazi edinimi, orman izni, vasıf değişikliği gibi izin süreçlerinin yürütülemediği, geçen sürenin ise diğer izinler kapsamında işlem süresinin uzamasına sebebiyet verdiği, yapılan düzenlemeyle ÇED ile diğer izin süreçlerinin eş zamanlı yürütebilmesinin amaçlandığı, yatırımların bu sebeple hayata geçmesinin hızlandırılmasının planlandığı yer almaktadır.

  1. Rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı yenilenebilir enerji tesislerinin imar planları ve yapı ruhsat işlemleri kapsamında yapılacak ruhsat başvurularında acele kamulaştırma kararına ilişkin olarak mahkemelerce verilecek el koyma kararı tapu senedi yerine geçecektir:

Teklif ile 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’a getirilmesi amaçlanan “İmar ve Ruhsat Şşleri” başlıklı EK madde 1 ile, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun istisna hükümleri saklı kalmak kaydı ile, rüzgar ve güneş enerjisine dayalı yenilenebilir enerji tesislerinin imar planları ve yapı ruhsat işlemleri, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından da yapılabilecektir.

3194 sayılı İmar Kanunu’nun 22. maddesinde yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik, bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edileceği ve bu dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge), mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa, ebatlı kroki eklenmesinin gerekli olduğu hüküm altına alınmıştır. Teklif ile ayrıca rüzgâr ve güneş enerjisine dayalı yenilenebilir enerji tesislerinin imar planları ve yapı ruhsat işlemlerine ilişkin olarak yapılacak ruhsat başvurularında acele kamulaştırma kararına istinaden mahkemece verilecek taşınmaza el koyma kararının “tapu senedi yerine geçecek belge” olarak sayılması amaçlanmaktadır.

  1. 31/12/2030 tarihine kadar yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ön lisans veya üretim lisansı bulunan üretim tesisleri için özel mülkiyete konu taşınmazlar hakkında acele kamulaştırma kararı verilebilecektir:

Teklif ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na getirilecek Geçici Madde 33 ile yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı ön lisans veya üretim lisansı bulunan üretim tesisleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmazların temini amacıyla Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’na 31/12/2030 tarihine kadar acele kamulaştırma yetkisi verilmesi amaçlanmaktadır. Bu süre, ihtiyaç halinde Cumhurbaşkanı tarafından bir defaya mahsus olmak üzere ise 5 yıl daha uzatılabilecektir.

  1. Madencilik faaliyetleri, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı veya fiili olarak üzerinde zeytinlik bulunan alanlarda yürütülebilecektir:

Teklif ile 3213 sayılı Maden Kanunu’na getirilmesi amaçlanan Geçici Madde 45 düzenlenmesinde ruhsat sahibi veya rödövansçı olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı veya fiili olarak üzerinde zeytinlik bulunan Harita ve Koordinat Listesi sınırları içinde alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, madencilik faaliyeti yürütülecek kısımdaki zeytin ağaçlarının maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik vermek suretiyle taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesi ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine Bakanlıkça izin verilebileceği yer almaktadır.

Ayrıca zeytin ağaçlarının taşınmasının mümkün olmaması halinde, uzman görüşleri doğrultusunda Bakanlık tarafından belirlenecek alanlarda zeytin sahasının tesis edilmesinin zorunlu olduğu; yeni tesis edilecek zeytin bahçeleri ile taşınacak zeytin ağaçları için, zeytinliği kamulaştırılan taşınmaz maliklerinden talep edenlere kiraya verilebileceği de Teklif’te yer almaktadır.

Yeni tesis edilecek zeytin bahçeleri ile taşınacak zeytin ağaçları için Hazine taşınmazlarına ihtiyaç duyulması halinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafında uygun görülen yerler, zeytinliği kamulaştırılan taşınmaz maliklerinden talep edenlere raiç bedel üzerinden 10 yıl doğrudan boyunca kiraya verilebileceği de Teklif metninde yer verilmiştir.

Teklif gerekçesine düzenlemeye ilişkin olarak yerli kömür kaynaklarının değerlendirilmesinin yalnızca teknik bir tercih değil; enerji arz güvenliğinin sağlanması, ekonomik bağımsızlığın güçlendirilmesi ve bölgesel kalkınmanın desteklenmesi bakımından da stratejik bir zorunluluk olduğuna; madde ile, elektrik üretimine münhasır olarak gerçek veya tüzel kişiler tarafından yürütülen madencilik faaliyetlerinin, uzman kişilerin de sürece katkı sağlaması ile zeytinlik alanlarda kayıp yaşanmadan doğayla barışık bir biçimde sürdürülmesi doğrultusunda bağlı olunacak usul ve esasların düzenlendiğine ve taşınmazlarının kamulaştırılması nedeniyle tarımsal faaliyet yapma imkanı ortadan kalkmış maliklere yeni oluşturulacak zeytinlik alanların uygun bedelle kiralanmasının amaçlandığına yer verilmiştir.

  1. Orman Kanunu’na tabi alanlarda yürütülecek madencilik faaliyetleri kapsamında Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (“MAPEG”) genel yetki ve izin verilmesi amaçlanmaktadır:

Teklif ile getirilecek değişiklikle devlet ormanlarında MAPEG’e bedel aranmaksızın izin verilmesi, izinle birlikte izin alanında madencilik faaliyetlerine yönelik tasarruf yetkisinin madencilik faaliyetleri sonlanıncaya kadar MAPEG’e geçmesi, MAPEG’in kendisine verilen izin şartlarıyla bağlı kalmak kaydıyla bu alanları kendi mevzuatına göre ruhsatlandırabilmesi, arama ruhsatı döneminde yükümlülüklerini yerine getirerek işletme ruhsatı talebinde bulunmuş yatırımcıya ancak aleyhe yargı kararı, mücbir sebep veya önceden verilen izni geçersiz hale getirebilecek kısıtlayıcı yasal bir hüküm ortaya çıkması halinde izin verilmemesi öngörülmektedir.

  1. Madencilik faaliyetine ilişkin ruhsat düzenlendikten sonra alanın izne tabi hale gelmesi halinde dahi madencilik faaliyetlerine devam edilebilecektir:

3213 sayılı Maden Kanunu kapsamında madencilik faaliyeti yapılan alanların, izne tabi alan olmaları halinde, ilgili olduğu kanun hükümlerine göre gerekli izinlerin alınması zorunlu olup; MAPEG tarafından işletme ruhsatı verildikten sonra, işletme ruhsat alanının diğer kanunlara göre izne tabi alan haline gelmesi durumunda ilgili kanunların öngördüğü yükümlülüklerin yerine getirilmesi suretiyle kazanılmış haklar korunarak faaliyetler sürdürülebilmektedir.

Teklif ile ruhsat düzenlendikten sonra alanın izne tabi hale gelmesi halinde dahi madencilik faaliyetlerinin devam edileceği öngörülmektedir. Değişiklik ile amaçlanan madencilik faaliyeti için izin alınmış alanların sonradan ilgili kurum ve kuruluşun alan hakkındaki değerlendirmesinin değişmesine bağlı olarak izinli hale gelmesi durumunda kazanılmış hakların korunması, mahkeme kararı olmaksızın idari işlemle madencilik faaliyetinin durdurulamaması amaçlanmaktadır.

  1. Stratejik ve kritik madenlerin yasal çerçevesi belirlenerek bu madenlere ilişkin acele kamulaştırma imkanı getirilecektir:

Teklif ile 3213 sayılı Maden Kanunu’nun mülga 8. maddesi tekrar düzenlenerek stratejik ve kritik madenlerin yasal çerçevesinin belirlenmesi ve bu madenlere ilişkin acele kamulaştırma imkânı getirilmesi amaçlanmaktadır.

Nitekim teklifte arz kesintisi veya yüksek fiyat artışı halinde ciddi ekonomik sorunlar veya güvenlik zafiyeti doğabilecek, sanayi üretiminin temel girdilerinden olan ve yüksek arz riski taşıyan madenlerin, kritik maden olarak kabul edileceği; ulusal güvenlik ve ekonomik refah için yüksek öneme sahip olan ve iş veya dış etkenler nedeniyle arzı kısıtlanabilecek madenlerin ise stratejik maden olarak kabul edileceği; nihayet bu kritik ve stratejik madenlere ilişkin madencilik faaliyetleri içinse acele kamulaştırma yapılabileceği yer almaktadır.